22 Haziran 2007

CAN'LI BOMBA !!!

Hamileliğimin ilerleyen aylarında yürüyen bir tehlike haline gelmeye başlamıştım ... Aman allahımm .. Neler oluyordu bana oyle... Git gide şişiyordum. Birgün biryerlerde patlamamdan korkuyorlardı. Dikkatt!! CAN'lı bomba . İçim deki Can sanırım patlamak üzereydi. Fünye yi çektim mi iş tamam.. İyi ama baskül çok fazla kilo almadığımı söylesede ayna bunu niye doğrulamıyordu? İş yerindeki arkadaşlarımdan biri son haftalarda yapmış olduğum ziyaretlerin birinde demişti ki hatta '' Bu işte bir yanlışlık var ben hesapladım sen 11 aylık hamilesin'' Karnım o kadar kocaman ve ben de bir okadar genişlemiştim ki hakketten 9 ayı çoktaannn geçmiş olmalıydımm.. İçimde nefes alabileceğim pek fazla boş alan kalmamış gibi nefes almalarım zorlanmış, yürüyüşlerim hiç olmadığı kadar ağırlaşmış ve uykularım kah heyecandan , kah daralmalardan çoktann dağalmıştı.

Odamız nerdeyse hazırdı mavi beyaz pötikareli. Üzerinde zuzu resimleri ... Dolap içlerinde özenle seçilip alınmış nacizane minicik kıyafetler. Perdeler dikilmiş iki yandan da kurdeleyle duvara bağlanmış güneş olduğu gibi içeri giriyor. Güneş almalıydı çünkü oda. Ferah aydınlık olmalı kuzey cepheye bakmamalıydı . Ne çok detay ince nokta vardı. Ama bir süre bu oda da yatamayacaktı. En azından geceleri. Bir arkadaşım benden bir süre önce doğum yapmıştı ve artık beşiklerini kullanmıyorlardı. Yatak odasındaki yatağımın hemen yanına da bu beşiği yerleştirmiştim. Geceleri çok sık emmeye uyanacak o yüzden hemen yanımızda yatacaktı.
Doğum için valizimizde nihayet hazırdı. İçinde bebek için hastene çıkışı kıyafetleri, zıbın, battaniye vs.. kendim içinse geceliktir, pijamadır, gögüs pedleri, terlikler, çamaşırlar vs..vs... Kocaman bir valiz hastaneye gitmek üzere Can ımın odasında misafir oluyordu.

16 Mayıs 2007

Can mı ...Canan mı...???

Ye ekşiyi al Ayşe'yi derler yaa... Habire erik yiyiyordum Ama ne yemek. Evden işe getirilen bir poşet ve yetmeyip birde kuryelere verilen sipariş elbet .. Herhalde bu 5. ayın sonunda ultrasonda bir kız bebek görürüz diyordum bu kadar ekşi yemeğe... Merakla yattım sedyeye ve bi yandan Sevil Hanım' ın iki dudak arasından akacak söze bir yandanda kocamın iki dudağının vereceği tepkiye diktim gözlerimi önce ... Kız mı... erkek mi diye.. Hep farketmez diyorduk elbette yeterki sağlıklı olsun diye.. Ama ikimizde için için biliyorduk "erkek" dendiğinde diye bu kadar çok gülümseyerek tepki verdiğimizi . Hep Can demiştim çünkü ona Can.. canım.. hiç kız ismi gelmiyordu aklıma hep erkek olursa.... Can diyordum. ( Ne hikmetse bu satırları yazdığım şu aralarda hep kız olursa Ada diyorum..::)) hadi hayırlısı ) Babamız o kadar sevinmişti ki bu habere gözlerindeki pırıltıyı dün gibi hatırlıyorum .

Artık alışverişlere başlayabilirdik. Cinsiyetimiz belirlenmişti. Bir oğlum olacaktı.. Hiç bir şey bilmiyordum. Ne alınmalıydı.. !! Hastane çıkışı..? zıbın hala kullanılıyormu ve gereklimiydi.. Odası nerden alınacaktı. Heyecanlı ve hazzı çok farklı olan bir döneme daha giriyordumm..

22 Ocak 2007

Vitamin olsun diyee..

Vücudumdaki işçiler 3 vardiya çalışıyor, bu vardiyaların sonucunda ise onların yerine ben çalışmışım gibi yorgun ve bitkin hissediyordum kendimi. İşten gelince direk koltuğa atılıp uyumak istiyordum. Kaan Kocatepe halsizlik, yorgunluk hissi verir , uyku yapar diyordu 9 ay süresince hemen hergün ziyaret ettiğim sitesinde. Doktorda canımın ilk ultrason görüntüsünü aldıktan sonra eve kendimi heyecanla atmış ve hemen gebelik sayfalarını ziyaret etmiş ve o zaman tanışmıştım sitesi ile. Ve elimdeki ultrason görüntüsüyle gebelik.org daki ultrason görüntüsünün haftasına göre benzerliğini test ediyordum önce. Evet tıpa tıp uyuşuyor herşey normal ikisinde de . Bir uzay boşluğu gibi karanlık bir gebelik kesesii, içinde ise görebildiğin hiç bir şey yok .İleriki haftalarda nokta kadar bir bebek görünecek belkide . Ama şimdi sadece bir kese. Can' ıma dair fikir sahibi oluyorum her akşam işten eve gelince internet sayesinde. Kimi anneanne olma telaşı içerisindeee kimi babaanne, kimi teyze, kimi dayı, kimi amca, kimi dede... Bir sevinçtir bir telaştır gidiyordu . Merakla beklediğim 7. hafta da da kalp atışını duymuştuk işte nihayetindee. Sanırım gerçekten içimde bir canlının varlığına ilk o kalp atışlarını duyduğumda inanmıştım. Anlatılmaz bir tarif , bir his. 3 ayımıda doldursam hayırlısıyla sağlıklı bi şekilde . Çok şükür ki zor bir hamilelik dönemi yaşamadım , baş dönmesi, bulantı ve aşerme evreleri gibi. Sadece biraz hızlı kilo alıyordum sanırım . Kaçıncı haftadaydı hatırlamıyorum ama en fazla bir kez daha gitmişimdir Gürkan Bey' e . Doğumu mu tıp Fakültesinde yapmak istemediğimden çok memnun olmama rağmen ozaman Bahar tıp'ta şimdi ise Doruk Tıp'ta görevli Sevil Paker' le devam etmiştim kontrollerime . Karşı komşumun çok rahat bir hamilelik ve doğum süreci geçirdiği için refere etmişti Sevil Hanım'ı. Beslenmene çok dikkat etmem gerektiğini söylüyordu ve bende öyle yapıyordum. Öyle iyi yapıyordum ki hatta 3. kontrolümde mi ne kapıdan girerken dehşetle bakmıştı gözlerime. Bu ne hal böyle . Böyle gidersen en az 30 kilo alırsın diye. Sevil Hanım incecik minyon hoş bi bayan . Aynı zamanda çok şeker. "Vallaha abartmıyorum" sadece hiç bir öğünümü kaçırmıyorum demiştim. Sabah evden çıkmadan önce bir muz. İş yerinde sıcacık bir simitle yapılmış peyniri domatesi salatalığı zeytini esirgenmemiş bir kahvaltı. Canım istediğinden değillll.... Sırf vitamin olsun diyeee::)))) Mutlaka günde 2 bardak süt içilmeliydi Sevil Hn ın bir önceki muayenesinde dediği gibi günlük kalsiyum ihtiyacını karşılasın diyee. Ben 500 cc lik bir kutu süt alıyordum hergün sabah öğün arası içmeye ve açmışkende içiveriyordum hepsini bir nefeste sırff vitamin olsun diyeee.. Öğle yemeğinde ekmek yememeye çalışıyordum kilo almıyayım diye.Ne güzel bir mevsime denk gelmişti hamileliğim . Sevdiğim meyvelerin çoğu var. sabah evden çıkarken 3 ayrı buzdolabı poşetinde birinde kiraz, birinde erik bir diğerinde ise kayısı hazırlıyordum kendime ara öğünlerde nerdeyse ağzına kadar olan poşetler bitiveriyordu anlamadan çerez niyetineee .. sırf vitamin olsun diyeeeee.. Dedim Sevil' e valla geriside malumm.. saymıyayım iştee akşam yemeği , yemek sonrası meyvesiii... sütüü vesaire..... vesaireeee..... Faltaşı gibi açılmıştı gözleri dur Elif dur daha fazla anlatmana gerek yok diye.
"Bunları hakketten yiyiyor musun . Elif sen sadece hamilesin ve hamilelik abartılması gereken bir evre kesinlikle değil. Sadece hamile kalmadan önceki vücudunun günlük alması gereken kalori miktarının haricinde + 2 bardak süt. Sen ne yapıyorsun böyle. Kiraz elbet yiyeceksin ama bir poşet değil sadece bir parsiyon yanı 2 avuç içi kadar sadece.. "

Ne var canım ,birazcık abartmışım .Porsiyonları küçültüp, simit yerine kepek ekmeği, mübalasız bir kalıp ezine yerine daha az miktarda az yağlı peyniri tükettimmi tamamdı olay.. Sadece fazla dikkat etmişim kendime dikkatsizce::)))

İlk 4 ayda alınan hızlı bir 5 kilonun ardından doktorum sözünü mümkün olduğunca dinlemeye çalıştım ve ileride totalde 13 kilo almış olarak doğuma girecektim. Dedim yaa aşermem allahtan hiç olmadı. Hatırladığım bir gece yarısından hemen önce eşime "3 ayımı doldurmak üzereyim ve ben bikerecik bile aşermedim ve 3. aydan sonrada aşerme diye bi olay yokmuş." dediğimi ve "dur ben şimdi aşereyim" dediğimi hatırlıyorum. Tabi böyle deyince kocan seni ciddiye alırmı. Pasta mı aşersem... evde olmayan bi meyve miii. çikolata mı..... Aşersem aşersemm ne aşersemm diye diyee tamam pasta aşerdim dedim . Tabi ki çocukluğa vurdu. Elif saat geceyarısı ve sen aşermiyorsun . Hayır aşeriyorum . Elif bak ciddisen gidip alıcam ama değilsen lütfen yatalım. Aşeriyorum ermiyorsun derkenn..yattığımızda hakketten aşeriyordum ama bu sefer bana inanmamış ve çoktannn uykuya bile dalmıştııı. Bi o oldu velhasılll..onda da olan oldu. Kale bile alınmamış eee birazda kendim kaşınmıştım.....

19 Ocak 2007

Seni Beklerken

Bir komşumuz vardı Nilüfer abla . Daha evliliğimin ilk yılında hamile olduğumdan şüphelendiğim bir sırada demiştiki bana: " Bak Elif'çim çok iyi düşün. Hayatta herşeyden vazgeçersin. İşinden sıkılırsın çantanı alıp çıkarsın, arkadaşından artık hoşlanmıyorsundur görüşmezsin olur biter, hayatta yaptığın pekçokşeyden vazgeçmek senin elindedir. Ama annelikk.. annelik bir ömürboyu.. Bundan yok geriye dönüşü.Bu çok yorucu bir şey büyük soromlulukmuş vazgeçtim diyemezsin. Büyüdüğünde görüşmesenizde, konuşmasanızda uzakta da olsa sen heppp annesin ."
Bu konuşmanın üzerinden 6 yıl geçmişti. 2005 yılının Şubat ayıydı malum soğuk . Oysaki yüzümden yalın fışkırıyordu. Az önce evde test yapmış ve sonucunda çift çizgi çıkmıştı. Biri biraz silik çıkmıştı sanki. Hemen tlf a sarılıp " abla test yaptım ama 2. çizgi net değil var mıdır sence?" karşılığında aldığım ses heyecanlanmıştı .Kızım delimisin siliği neti olmaz gözle görülebiliyorsa çizgi varsa vardır.Sen hamilesin!!!!::)))" Yupppii işte onaylanmıştı ve ben hamileydim. Fadıl a nasıl söyleseydim acaba.. Haftasonu dışarda yenecek romantik bir yemek? yok o çok uzun. Hemen ertesi gece olsun. Aman Boverr 24 saat beklemem lazım sabredemiycem .şimdi içeri gir ve söyle ama nasıl ! Ayaklarım yatakodasından koridora yola çıktı bile çok az vaktim var karar ver çığlık mı atmalı , boynuna mı sarılıp tebrıkler baba oluyorsun mu demeli. Son iki adım. Ve elimi uzatıp o kadar romantik şeyi bir kaç saniyede düşündükten sonra neyaptım beğenirsiniz. Elimi uzatıp dedim, elinimi tuttum hayırr......... Çünkü elimde basit bir idrar testi .

"Bak hayatım burda ne var" !!!!!!!!!!!
"Bu ne?"
"Testtttt"
"Ne testii"
"İdrar"
"Ne!! bu şey şimdi sidikli mi?!!"
"Evet ama bu önemli değil kii. Hamileyim onu demeye çalışıyorum"

İşte biraz garip bir üsluplada olsa söylemiştim. O baba bense anne olacaktım ya önemli olan bu . Biz karı koca romantizmi pek beceremiyoruz galiba. Bir keresinde evlilik yıldönümümüzde evde hoş bir masa hazırlayıp mumları yakıp karanlıkta karşılamıştım kocamı . Kapıyı açınca dediği şeye bakar mısınız. Aaaa hayatım elektrikler mi kesik... ::(((( Hoppaaa gitti bütün romantizimm.. Mumlar söndü. Hey dedim Edison amcaaa .Ben şimdi sana mı kızayımmm kocamamıı.. Neyseee. Nerden girdim bu konuyaaa.

Evet hamileyim ve hemen ertesi gün dr a gidilip kan tahlili yaptırmak lazım. Olayı tıbbi bir evrakla tescil etmek istiyorum. Uludağ tıp Fakültesinde Gürkan Bey'e gidiyorum kontrole . 4 haftalık anne adayıyım. 7. hafta da kalp atışlarını duymamız gerekiyor. Allahım lütfen şu 3 hafta çabucak geçsin.Çok heyecanlıyım. Dr dan çıktığımda kendimi farklı hissediyorum. Yolda yanımızdan gelip geçenler bilmiyorlarki yandaki arabada özel bir insan var. İçinde henüz daha bir emriyoda olsa canlı taşıyor. O artık farklı önünde uzunn bir 8 ay var. Kendine çok dikkat etmesi gerekiyor. Sağlıklı beslenmeliydi ve herşeyden önce eve gidip hemen internetten gebelikle ilgili sayfaları kurcalamalıydı ki elindeki ultrason görüntüsüyle nettekileri karşılaştırsın. Bebeği şu an ne evreler geçiriyor hangi organları gelişiyor öğrenmeli. Okadar çok öğrenecek şey varki... Ne garipp.. İçeride çalışan bir sürü işçiler var habire yeni hücreler yapılıyor,makinalar sürekli..sürekli çalışıyordu........

18 Ocak 2007

SANDIĞIN İÇİNDEN...

Oldum olası sevmişimdir geçmişi kurcalamayı. Sandıkların içine sıkışmış hatıralar..... hurçlar içinde kalmış geçmiş zaman.... Çocukken annemin sandığını kurcalardık ablamla. 70'li yılların süslü püslü geceliklerini giyerdik bacak kadar olan boyumuza, sürünürdü yerlerde biri sarıı... biri pembe.. altına ayağımızın içinde kaybolduğu kalın yüksek topuklu zamanee terliklerinide giydikmii oluyorduk tas tamam... Nasıl da hoşuma gidiyordu annem gibi olmam.. Hele bir keresinde hiç unutmuyorum kanepenin altını kurcalarken küçük bir kolide bulduğumuz eski püskü yırtık kağıtları. Annemin yüzünün kızardığını hatırlıyorum, o an sanki silik de olsa babamında mı oda da olduğu var gözümün önünde nee.. Sende varmıydın acaba abla.. "Kara gözlüm ..." diyordu başlığında . Babam anneme yazmıştı bu mektubu asker zamanıı. Kara gözlüm diyorduu sonradan anlattığında annemin diğer mektuplarında olduğu gibi.. Hoşuna gitmiştii çocuk aklımın.

Başımda kavak yelleri estiği zaman ise kendimi habire çeyizime aldığım şeyleri aylar yıllar geçmesine rağmen dönüp dönüp kurcalarken buluyordum. Eşimle lise sonda aynı sınıfta tanımıştık ve evet sanırım niyetimiz ciddiydi. 7 yıl gibi uzun bir beraberlik dönemi geçirdiğim için bol bol sandık eşeleme fırsatı buluyordum kendime. Babaannemin taa çocukluğumdan beri ördüğü havlu kenarlarının dikili olduğu havlular, oyaların dikili olduğu mevlüt örtüleri, dantellerr.. çıkardı bohçalardan tek tekk.. Gün be gün almış olduğumm yemek takımları , bardaklar.. çanaklarrrr, kutularından bir bir çıkartılır servis tabaklarının üzerine çukurları konur ve hayalini kurardım kendi evimde bunları sevdiğim insanla aynı masada kullanmanın keyfini.


Çocuklukla gençlik dönemine ait sandıkların birbirinden farkı ise biri geçmişe götürürdü benii biri geleceğee. İkiside çok mutlu ederdi ortak payda da. Annelik döneminde ise.............

Akşam her iki mutluluğu birden yaşadım oysaki. Geçmişle gelecek aynı hurçlardaydılar. Yada diğer bir söyleyişle geçmişten gelipp geleceğe yol aldılarr. Umarım hayal ettiğim gelecek gerçekten gelecektir de Can'ım oğlumun geçmişi kızımın geleceği olur.

Ne zamandır bunu yapmak istiyordum . Can'ımın odasındaki dolabını elden geçirip küçülen kıyafetlerini ileride tekrar kullanılmak ümidiyle hurçlara kaldırmak. Ve nihayet akşam işten gelir gelmez giriştim dolaplara. Küçülenleri topladım arka odaya götürdüm. Şu an giydiği 1 yaş kıyafetlerini ve önümüzdeki kış için aldığım 2 yaş giysilerini yerleştirdim dolaba özenle ve kıvanarak. Oda da işim bitince koridorun en sonundaki misafir yatak odasına yolaldım heyecanla. Çünkü orda beni bekleyen henüz götürüp yatağın üzerine yığdığım oğlumun minnacık kıyafetleri vardı. Dururmuyum... yine hemen hayatımın her döneminde olduğu gibi açtım sandığı. İçinde teyzesinin gönderdiği minik kızları defnekuzusu ve balıkezgisinin bebeklik kıyafetleri vardı bir valiz ve koca bir poşette. Ablam bir 3. çocuğu düşünmüyordu ve inşallah "Can ın ileride bir kız kardeşi olur" temennisiyle yıpranmamış tüm kıyafetlerini göndermişti kızlarının. Hepsi birden buluştular yatağın üzerinde. Pembe , mavii, beyaz, sarı.... Her renkten kıyafetler . Sanki 3 kuzen buluşmuş gibi renkli bir dans gösterisi sunuyorlardı banaa. Başımı ellerimin arasına aldımm ve Dubai deki teyzoşlarımı daha 10 gün öncesi görmeme karşın çok özlediğimi düşündüm ve kokladım kıyafetlerini onları yanımda hissedebilmek içinnn. Sonra da Can'ı kokladım. Canımın bebekliğini.. bebek kokosunu çektim içime . Sürüklendim geçmişe taa hamilelikte yaşattığı heyecanları, tekmeleri, renkli ultrasonda dr a parmakları tam mı soruma karşın resmen elini meydana çıkartıp "her şey tamam tam 10 parmak" dercesine el sallayışını.. sonra doğumunuu... yaşadığım şaşkınlığı , ilk dönemlerde onun açlıktan ağlayışı ,açlığını giderirken ise benim can acısından ağlayışımıı, evin kalabalıklığını ve lohusalık gerginliğini.... O an lohusalıktanmıdır bilemediğim yaşanan kötü bazı anlar bile meğer ne kadar güzelmiş. Evet geçmişe dönüp hayatın mucizelerinden birine tanık olduğun ve mucizelere işte o an inandığın ana tekrar geri dönemezsin o hazzı tekrar tatmak için. Ama bir ikinci çocuğu düşünüyorsan ve eşinle birlikte istiyorsan hayatta o anları yaşamak için bir şansın daha var demektir. O şansı yakalarmıyım yakalayamazmıyım allah bilir. Dualarla başlıyorum küçük saten hurçlarımı önce badylerden başlayarak doldurmaya. Geçmişten dönüyorum yavaş yavaş gözümün önünde küçük bir kız çocuğu beliriyor bana bakıp gülümseyerek. Sanki onun için olduklarını biliyor her bir kıyafetin, hafif gülümsüyor. Geleceğe sürükleniyorum onunla beraber ve başlıyorum bu günlük evde giymeye bu gezmeklik demeye , hımm bunun üzerinde meyve lekesi mi kalmış hafiften verelim bakalım kuru temizlemeye.. Ve yolalıyorum geleceğee . Can' ı mın kardeşi ne kadar da şanslı böyle . Erkek de olsa kız da olsa kardeşi birsürü kıyafetimiz var doğduğunda giymeyee. Ama nasip değilse ..allah yazmamışsa kaderimize bir kardeşi, ihtiyacı olan başka kardeşlere veririz bizde. Ama şimdilik doğruu bir kaç yıl öylecee hurç içinde beklemeye ......
Geçmişten geleceğe..... Hep sevgiyle ......